İçeriğe geç

SBS’de kaç soru vardı ?

SBS’de Kaç Soru Vardı? Sistem Neden Hala Tartışılıyor?

Bakalım, 2000’li yılların başında SBS (Seviye Belirleme Sınavı) ile başlayan bu eğitim sisteminin tartışmaları hala bitmedi! Bu sınav, her ne kadar kaldırılmış olsa da, hala hafızalardan silinmedi. Eğer “SBS’de kaç soru vardı?” diye sorarsanız, hemen hatırlatmak gerek: 100 soru! Ama soru sayısının ne kadar olduğu değil, bu sınavın eğitim sistemimize ne kadar zarar verdiği asıl mesele. Bu yazıda, SBS’nin zayıf yönlerini ele alarak, sadece sınavın soru sayısı üzerinden değil, tüm sistemsel hatalarından ve getirdiği olumsuz etkilerden bahsedeceğiz. Hazırsanız, gelin birlikte SBS’yi tartışalım.

100 Soru: Yeterli mi?

SBS’nin aslında hiç de kötü olmayan bir noktası vardı: Soru sayısı. 100 soru, standart bir sınav için makul bir sayıydı. Ancak bu sayı, sınavın kalitesini ya da amacını eleştirmek için yeterli değil. Peki, bu sınav gerçekten öğrencinin genel başarısını ölçmek için ne kadar doğruydu? 100 soru ile öğrencilerin geleceğini belirlemek ne kadar adildi? Hayır, bu yazıda sadece soru sayısından bahsetmeyeceğiz, daha derin bir sorun var: Bu sınavın tüm yapısı, öğrencinin potansiyelini anlamaktan çok, onları bir sınav kölesine dönüştüren bir sistemdi.

Eğitim Sistemi: Sınav Odaklılık ve Teorik Bilgiye Hapsolmuşluk

SBS’nin zayıf yönlerini tartışırken, ilk akla gelen konu sınavın doğasında var olan aşırı test odaklılık. Elbette ki bir sınav, öğrenilen bilgilerin ölçülmesi için gereklidir, ama bu sınavdaki soru sayısının her şeyin ölçütü olduğu bir sistem mi olmalıydı? Bir öğrencinin başarısı, sadece 100 soru ile ölçülmemeli. Ne yazık ki SBS, sadece doğru cevapları bulan öğrencileri ödüllendiriyor, yaratıcı düşünmeyi, analiz yapmayı ve derinlemesine kavrayışı göz ardı ediyordu. Bu durum, öğrencilerin kendi düşünme yeteneklerini geliştirmek yerine, sadece sınavlara yönelik ezber yapmalarını teşvik etti.

Herkes Eşit mi? Hayır, Değil!

SBS, “eşitlik” ilkesine sadık kalma iddiasıyla ortaya çıkmıştı. Ancak çok geçmeden, eşitsizliği derinleştiren bir mekanizma haline geldi. Başarılı olan öğrenciler, büyük şehirlerdeki okullarda eğitim alabilen, zengin ailelerden gelen öğrencilerdi. Diğer tarafta ise, kırsal bölgelerdeki okullarda eğitim gören, daha az imkanlara sahip öğrenciler yer alıyordu. 100 soruluk sınav, bu dengesizliği daha da görünür kılmakla kalmadı, aynı zamanda başarılı olmanın tek yolunun sınavdan iyi sonuç almak olduğu düşüncesini pekiştirdi. Burada en büyük soru şu: Eğitimde başarı, sadece sınavla mı ölçülmelidir?

Zihin ve Yaratıcılıkla Sınav Yapılır mı?

Buradaki en tartışmalı noktalardan biri, SBS’nin sadece “hatırlama” ve “tekrar” odaklı olmasıydı. 100 soru, sadece teori ve bilgiye dayalıydı. Bir öğrencinin yaratıcı düşünmesi, sorgulayıcı bir bakış açısı geliştirmesi ya da bir problemi çözme yeteneği, bu sınavda hiçbir şekilde ölçülmüyordu. Peki, o zaman bu sınavlar öğrencilerin geleceğini ne kadar doğru ölçüyordu? Eğitimin amacı, sadece bir bilgi yüklemesi yapmak mıydı, yoksa bu bilgiyi kullanarak yeni bir şeyler üretebilme yeteneği kazandırmak mı?

Bu Sistem Gerçekten Herkese Uygun Muydu?

SBS’nin bir diğer eleştirilen yanı da, bireysel farklılıkları göz önünde bulundurmamış olmasıydı. Hepimiz farklı hızlarda öğreniyor, farklı alanlarda yetenekler geliştiriyoruz. Peki, 100 soru her öğrencinin potansiyelini ölçebilir mi? Elbette ki hayır! Sonuç olarak, bazı öğrenciler “test uzmanı” olurken, gerçek yaşam becerileri geliştirebilmek için gereken alanları bulamıyorlardı. 100 soruyla başarıyı yakalayan öğrenciler, aynı başarıyı hayatın diğer alanlarında da gösterebiliyorlar mıydı? Bu soru, hala geçerliliğini koruyor.

Geleceğe Bakış: Eğitim Reformu Şart mı?

Evet, SBS tarihe karıştı, ama sorular hala geçerli. Eğitim sisteminin nasıl olması gerektiği, sınavların nasıl yapılandırılması gerektiği ve öğrencilerin bu sınavlara nasıl hazırlanması gerektiği üzerine hala çok şey konuşuluyor. Bu yazıda SBS’yi eleştirerek, “100 soru” konusunun sadece bir detay olduğunu ve eğitimdeki asıl sorunun çok daha derinlerde yattığını savunduk. Sadece sayılara dayalı başarı ölçümü, elbette ki yeterli olmayacaktır.

Sonuç olarak, bugün hala bu sınavın ardında bıraktığı etkileri yaşayan öğrenciler, aynı zamanda eğitimde köklü değişikliklere duyulan ihtiyacı da gözler önüne seriyor. Artık zaman, bu sınavlar üzerinden tartışmalar yapmanın ötesine geçip, gerçek anlamda eğitim reformu konuşmaya geldi. Peki ya siz? SBS’nin soru sayısının ve yapısının adil olup olmadığını düşünüyor musunuz? Eğitimi daha anlamlı hale getirecek çözüm önerileriniz neler? Yorumlarınızı bekliyoruz!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hipercasino şişli escort
Sitemap
ilbet yeni girişvdcasino sorunsuz girişilbetbetexpersplash