İçeriğe geç

Rahmet ne zaman denir ?

Rahmet Ne Zaman Denir?

İzmir’de yaşıyorum. Caddelerde, kafelerde, sosyal medyada hemen her gün karşılaştığım bir konu: “Rahmet ne zaman denir?” İşin asıl komik yanı ise, bu soru bazen öyle zamanlarda soruluyor ki, gerçekten kimse bu kelimeyi hak etmiyor. Peki, “rahmet” kelimesi ne zaman, hangi durumlarda kullanılmalı? Hem sevdiğim hem de sevmediğim yönleriyle bu konuda tartışmaya açılacak çok şey var.

Rahmet: İyi Yanları

Birçoğumuz için “rahmet” denince akla kaybettiklerimiz gelir. Bir insanın ölümünün ardından, geriye sadece hatıralar ve sevgi kalır. Hatta, çoğu zaman bir kişinin vefatını anlatırken “rahmetle anmak” ifadesi kullanılır. Bu, gerçekten sevilen ve değer verilen birinin ardından, hatırlanması ve anılması gereken bir saygıdır. Burada aslında rahmet kelimesi, sadece dini bir anlam taşımaktan öte, insanın kaybettiği bir değerle ilgili derin bir saygıyı simgeler. Bir kişinin hayatı boyunca yaptıkları, topluma kattıkları, bıraktığı izler ve daha fazlası… İşte bu yüzden rahmet kelimesi bazen fazlasıyla yerindedir.

Mesela, İzmir’deki çarşılarda bir kafede otururken, yanında büyüdüğüm insanlardan birinin ölüm haberini aldım. O an, sosyal medyada hemen yazdım: “Rahmetle anıyorum,” çünkü o insan gerçekten emek verdi, kendini adadı ve çevresinde hatırlanacak bir iz bıraktı. Ama işte asıl mesele, “rahmet” kelimesinin gerçekte ne kadar değerli ve anlamlı olduğunu anlamadan, başkaları tarafından gereksizce kullanılması.

Rahmet: Zayıf Yanları

Evet, işte bu noktada rahmetin bazı yanlarını sevmediğimi rahatça söyleyebilirim. Ne yazık ki, zaman zaman rahmet kelimesi “sosyal medya frenzisi” haline gelebiliyor. Yani, ölümün gerçek acısını yaşayan insanlar için değil, sadece popüler kültürün ve sosyal medyanın bir parçası haline geliyor. Biri öldü mü, hemen bir paylaşımla “rahmetle anıyoruz” deniyor. Peki, gerçekten ne kadar içten? Ya da, gerçekten anlamını taşıyor mu?

Örneğin, Twitter’da ya da Instagram’da gördüğüm o “rahmetle anıyoruz” paylaşımlarına bazen öyle bir bakıyorum ki, adeta bir trend haline gelmiş. Bir kişinin ölümünden sonra yapılan paylaşımların, aslında o kişiye gösterilen saygı değil, yalnızca herkesin takipçi kazanma çabası olduğu hissine kapılıyorum. Birinin ölümüne gösterilen saygıyı gerçekten yansıtmayan, sadece “görünüşte” yapılmış bir hareket gibi geliyor. “Rahmetle anıyoruz” yazısının altına, aslında ölen kişiyle hiçbir ilgisi olmayan yorumlar, sadece başkalarına görünme çabası… Bazen “rahmet” kelimesi böyle, zaman zaman da bu kelimeyi yerinde kullanmanın gücünü kaybetmesine yol açıyor.

Rahmet kelimesinin bir başkasının ölümünün ardından, sosyal medyada ya da çevremizdeki sohbetlerde sanki zorunlu bir şeymiş gibi kullanılması da çok sık karşılaşılan bir durum. “Ne yazık ki, çok üzüldüm,” dedikten sonra “rahmetle anıyoruz” eklemek, bir şekilde daha iyi bir insan izlenimi yaratma çabası gibi. Sadece saygı değil, sahte bir duygu yoğunluğu oluşturuyor. Yani, “rahmet” dediğimizde, gerçekten bu kelimeyi hak eden bir kişi var mı? Yoksa sadece biçimsel mi?

Peki, Gerçekten Ne Zaman “Rahmet” Denmeli?

Daha önce belirttiğim gibi, rahmet, birinin ardından gerçekten saygı duyduğumuzda, kaybını hissettiğimizde anlam kazanır. Ama şu soruyu sormadan da edemiyorum: Rahmet kelimesi, sadece bir ölümün ardından mı söylenmeli? Acaba hayattayken de insanlara rahmet dilemek, onları değerli kılmak, yokken değil de yaşarken mi daha anlamlı olurdu?

Şimdi, bu soruyu sadece teorik olarak değil, gerçekten sokaktan, sosyal medyadan ve iş yerlerinden gözlemlerimle soruyorum. Ölen kişinin ardından rahmet dilemek kolay, ama ya o kişiye hayatta iken hakkını vermek? İşyerlerinde birbirini hor gören, sadece çıkarları için yaşayan insanlara, ya da çevresindeki insanları “görmeyen” birine rahmet dilemek gerçekten doğru mu? Gerçekten değer verdiğimiz insanlara, onların yaşadığı zamanlarda da bu sözleri söylemek gerekmez mi?

Bence bu, toplumsal bir sorun. “Rahmet” kelimesinin anlamını bu kadar yüceltip, ölüme karşı duyduğumuz saygıyı bu kadar kolay bir şekilde “paylaşıma” dönüştürmek yerine, bu saygıyı daha yaşarken insanlara göstermek daha anlamlı olurdu. Ölenin ardından yapılan saygı, genellikle sadece duygusal bir tepki olur. Ama bence rahmet, bir insanın yaşamı boyunca gösterdiği bir değer olmalı.

Sosyal Medyanın Etkisi

Sosyal medyanın etkisi, bu konuda biraz da çifte standart yaratıyor. Örneğin, ünlü biri vefat ettiğinde, herkes “rahmetle anıyoruz” diye paylaşım yapıyor. Ama birkaç hafta önce, o kişi hakkında yapılan eleştiriler ya da olumsuz yorumlar unutuluyor. Kısacası, sosyal medyada yapılan paylaşımlar, gerçekte toplumun nasıl bir yüzünü taşıyor? Yani, gerçek anlamda rahmet dilemek, ölüme saygı göstermek ve içten olmak mı? Yoksa sadece gündemi yakalamaya mı çalışıyoruz?

İşte, rahmet kelimesi bu noktada ciddi bir çelişki barındırıyor. İçten mi, yoksa bir sosyal medya fenomeni mi? Bu sorular, sadece kelimelerin anlamını değil, sosyal yapımızı ve birbirimize olan saygımızı sorgulatıyor.

Sonuç Olarak

Rahmet ne zaman denir? Gerçekten anlamlı olduğunda. Gerçek bir kayıp, bir insanın derin izler bırakması ya da ölümlerinin ardından gösterilen içten saygıyla. Ama “rahmet” kelimesinin, bir ölümün ardından basitçe yapılacak paylaşımlar için kullanılmaması gerektiğini düşünüyorum. İnsanlara hayatta iken de değer vermek, onları görüp takdir etmek, “rahmet” kelimesinin gerçek gücünü ortaya çıkaracaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hipercasino şişli escort
Sitemap
ilbet yeni girişilbet girişilbetbetexper